anneme döküntü

annemin başımı okşaması ve babamın sevgisi zaten gereksiz olurdu.. avakadonunda tadını bilmiyorum ama tadını bilmediğim sürece portakal ile idare edebilirim.. 
ama biliyorum ki, hiç bir avakado bir portakal ve hiç bir sevgilimin eli annemin eli gibi olmamıştır olmayacaktır.
ama dediğim gibi; onlarca güncel acı varken, babamın literatüre girebilecek derecede ki sevgisizliğine üzülmek beyhude olur..

bu yüzden, annem beni iyi biri sanar.. iyi notlarım olduğunu, iyi bir hayatım olduğunu, herşeyle başedecek gücüm olduğunu sanar..
ama iyi yapabildiğim tek şey; yalan söylemek..
sınav notlarımı değiştirdiğim bir sahte web sitesi kurup ve 10 dolar karşılığında dns sunucusu açıp; evdeki hatta neredeyse tüm mahalledeki bilgisayarları dinamik bir yönlendirmeye ayarlayıp lise hayatım boyunca onlarca zayıfı e-okul düzeyinde gizledim.. üniversite de ise birşeyi kanıtlamama gerek yoktu, bölüm birincisiyim demem yetti.
annemin/ailemin bilmesi beyhude olurdu. türk dili kurumu bir yaptırım uygulamadığı sürece de'leri ayrı yazmakda, ırkçılık olur.

etik ve var oluşsal açısından da konuya yaklaşmak gerekir; tanrı yoksa işler gerçekten herkes için kolay, ben yalan söylerim; burada hafta sonları su dağıtımı ve bazen de aklınıza gelmeyecek pislikte işler yapıyorum, tabiki ailem ve bazen ben bile ne yaptığımı bilmiyorum.
ama tanrı yoksa annem ölüp gidecek; ve ben onu gerçekten mutlu etmiş olacağım. çünkü öyle bir şekilde gizledim ki gerçeği; beyninde ki tek bir nöron bile bu durumdan şüphelenmemiştir. eminim.

tanrı varsa da; annem cennete gidecektir. ve temel cennet yasalarına göre annem orada mutsuz olmayacak. o iyi bir kadın, sırf bu kadar süre babama tahammül ettiği için bile bir peygamber kadar hakkı vardır o güzelim ırmaklarda. gılmanlarda.
benim söylediğim her yalan annemi 10 basamak yükseltip, beni 1 basamak alçaltsa bile; cehennemin dibini görecek olan sayılı putperest/münafık'ın yanında tek mümin ben olacağım. sonuçta amaç annemi mutlu etmek olduğu için; gerçeği bilmemek her halükarda annemi mutlu edecektir.

kafa karışıklığını çözebilecek bir yaklaşım ise şöyle olabilir; şüphesiz ki tanrı dünyayı peygamberin gözü suyu hürmetine yarattıysa, benim için yok edecektir. hiçbir yaratılış bu şekilde kirletilmemiştir.

ve tüm bu kafa sikişimin yanında bilmeniz gereken şey şu; ben günahlarımı kabul edip perişanlığımı sindirdiğim sürece; tanrılar, yasalar, yazılı olan olmayan etik kurallar hepsi geçersizleşir ve annem mutlu olur.

annem için.. annem için.. annem için..

posted under | 0 Comments

döküntü

tüm bu yaşananlardan sonra birbirimizden birşey istemeye özellikle de benim senden hiçbirşey istemeye hakkım ve takatim yok gibi.. 
 belki saçmalıyorumdur ama sadece mutlu olmanı istiyordum.. çünkü benimle olmak istemediğini söylemiştin. benden kurtulmak istiyordun. 
 ve benim için ortalığı kendimi hayatımı ailemi dağıtmak ve kendimi izmirin kıyılarına vurmak için bundan başka bir nedene ihtiyacım yoktu. 
 tamam kabul, kabullenmek çok zor oldu.. 
 bayağı bir cebelleştim hatta şu an bile bunu söylemek son derece zor ama bana burada tahammül etmek zorunda değilsin.. 
 yani sadece mutlu olmanı isterim, bir üniversite makul bir eş; güzelde bir kızın olur ne bilim işte belki birde yazlığınız..
 benim yaptığım bu berbat seçimi bu pişmanlığı adı herneyse bunu anlamak zorunda değilsin, bir şekilde hallederim yani açıkçası kızına özel ders bile verebilirim ilerde para da istemem..
 hem belki zaman makinesini icat ederim.. kişisel amaçlar için kullanmak etik olmazdı ama sen geçmişi değiştirmeye değerdin..

 şey'h

posted under | 0 Comments

ne komik ama

bugün bir toplantım vardı üniversite toplulukları ile ilgili, sırf beleş kahvaltı için sabahın köründe kalktım.. 
toplantıda egeden felan işletmeciler, ekonometriciler şunlar bunlar gördüm.. işte nefret ettiğim insanlardı karşımdakiler.. işten kovma dersleri görüyorlarmış.. en az zararla nasıl işten kovulurmuş bir işçi..
nutella tuborg felan şirketlere başvurmuşlar.. cv için firmaların götlerini yalıyorlardı..
paralel evren dedi dövecektim. sus dedim.. höst dedim.. gözlüklü iphone'li diksiyonlu takım elbiseli insanlar..
insan kaynakları seminerine davet ettiler..
laaayyynn dedimm.. olum dedim..

işçiye taviz vermeyeceksin yoksa kaos çıkarmış anarşi doğarmış kalifiyesi düşermiş dedi ensesi kalın godoman, ben ise o sırada; hayvan gibi dağınık saçlarım kirli ve uzamış havyan gibi sakalım, yırtık pantolum sade tişörtüm, şişkin, sert göğüs kaslarım ve devrimci botum CAT ile köşede oturmuş çatalın sağ elde mi sol elde mi olması gerektiğini hatırlamaya çalışıyordum..
sol tarafta izmir üniversitesinde hukuk okuyan sarar takım elbiseli hıyardan biraz kopya çektikten sonra çatalı sol elime aldım, domates dilimine batırdım. ve havyan gibi dilimlenmiş domatesi önce kesmem gerektiğini unutup havyan gibi sakallarımın arasından ağzıma soktum. masanın üzerine domatesin suyu damladı. bir iki damla felan değil bildiğin peçete yardımı gerektirecek kadar. tabiki siklemedim yani silmedim..

posted under | 0 Comments

döküntü

bir baba oğlunu nasıl bu kadar üzebilir yapmadıklarıyla..

çoğu baba yaptıklarıyla oğlunu üzer, benim babam vardı ama yok gibiydi.. resim gibiydi.. duvarda asılı duran resim gibi.. vardı.. ara sıra mutfaktaydı, bazen lavaboda..
bazen sofrada görürdüm..
saçları hafiften açılmıştı önlerden, bira göbeği öyle böyle değildi..
sadece bağırdığı zamanlarda duyardım sesini, belki ondandır hep sesinin düşük perdeli bir bas olduğunu düşündüm..

posted under | 0 Comments

döküntü

evet, bugün babamla bilmem kaç ayı devirirken ailemle veya kromozomsal atlarımla görüşmediğim ortalama 4. hafta..
 bazı insanların anneleri, babaları, kardeşleri ablaları amcaları dayılar fln vardır ve bazılarının yoktur.
kadar, aşk, sevgi, para, din, tanrı, merhamet, aile, sorumluluklar, vicdan sadece birer kavramdır. ve kavramların canı cehenneme..

 şey'h

posted under | 0 Comments
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Müridler


Son Yorumlar