okumadan önce çalkalayınız..

ayyaş bir kadına birasından bir yudum vermişti kordon boyunda ayaklarımızı denize uzatmışken.
sütyeninin kopçasının yerini tahmin etmenin imkansız olduğunu iddia ediyordu, inandım çünkü sütyenlere inanıyorum..
"hadi ne duruyorsun öpsene" dedi sik kadar veletten çarptığımız sigaranın tekini vermem için..
çizgi filmde olsaydık kalbimin dışarı çıkıp attığına şahit bile o

labilirdik. ne de olsa çizgi filmlere inanan bir nesiliz.
neyse çizgi filmde değildik.

dudaklarını ayırırken dudaklarımdan sıvısal kavramların derinliklerine dalmamak için annemi ne kadar sevdiğimden ve yer çekiminin oluşturduğu hücresel çekim üzerine birşeylerden bahsettim.
saçmaydı çünkü siyah saçları yer çekimine inanmayan göğüsünün üzerine düşerken adeta bir tanrıça gibiydi.

benden etkilendin mi diye sorduğunda yalan söylememek için sadece "evet" dedim. aslında serçe parmağıyla ilgili bile fanteziler kuracak kadar çok etkilenmiştim.

Buca otobüsü önünde kuzeye gitme göçme isteğimi arttırmıştı.
kuzey dediğin soğuk olurdu biliyordum, kuzeyde insanlar daha çok üşür daha çok sarılırlardı bunu da biliyordum.
çok şey biliyordum çok şey ama hayatımdan gelip geçen kaçıncı kadın olduğunu bilmiyordum.

gelmesi bir anlam ifade etti mi?
her kadın bir anlama yol açar, bu kadın iskeletini görebileceğim kadar saf ve kıçı dışında her yerinde boya olan bu kadın muhakkak bir anlam ifade ediyordu. 

gitmesi bir anlam kaybına yol açtı. bunu söylemeliyim bana sabaha içmek için bir nebzede olsa bir neden verdi. gitmesi önem arzetti mi , gram kadar olsa vallahi söylerdim..

posted under |

0 yorum:

Yorum Gönder

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa

Müridler


Son Yorumlar